Bugün instagram sayfam okul heyecanıyla yanıp tutuşan, eş dost akraba ile dolunca ben de kendi çocukluk anıma doğru yolculuk ettim.
***
Kendimi bilmeye başladığımdan beri “ben yaparım, ben tek kalırım, ben giderim, ben çabalarım, ben denerim, ben öğrenirim” ifadelerini çok kullanırım. Tek başınalık hayatımda ilk öğrendiğim ve keyif aldığım hallerdendir. Bazen bu keyif hali dışarıdan bakanlar için “dikbaşlı, inatçı, fazla özgüveni yüksek, gene bildiğini okuyor, keçi” anlamına gelebiliyor :)
Olsun, en azından büyüdükçe ailem bu davranışlarımı daha kabul edilebilir karşılamaya başlayınca ilişkilerimiz daha bir dinginleşti.
Bu fotoğraftaki önlüklü kızçe benim.
İlkokula başladığım ilk gün doğup büyüdüğüm dede evinin bahçesinde çekildi bu poz. Yanımda annem, hayatımdaki ilk öğretmenim. Diğer yanda kız kardeşim, ilk sınıf arkadaşım. Evin içinde aldığımız eğitime, 3 yaşında tanıştığım “Susam Sokağı”nın paylaşımları da eklenince ben okula gitmeden çoktan okur, yazar,çizer olmuştum. Sözüm ona bizim de okul öncesi eğitimimiz sağlamdır yani.
Ama ben yine de okula gidecek olmanın sevinci içindeydim. Beni nelerin beklediğini merak ediyordum.
O zamanlar anacığım meğer benden daha da heyecanlıymış. Önlüğümü kendi dikmiş, yakalığımı kendi örmüş, kaküllerimi kendi kesmişti. Üzerimdeki ince işçilik hep kendisinin eseridir. Varolsun!
Bu fotoğraf çekildikten sonra sırt çantamı taktım, annemle ve kardeşimle vedalaştım ve okulun yolunu tuttum. Hiç bir şekilde okula benimle gelmesini istemiyordum. Ben tek giderim dedim! Kadının hevesi kursağında kalmış, gizli gizli arkamdan gözü yaşlı bakakalmıştı. Dayanamayıp bana çaktırmadan sonra takip etmiş, okul bahçesinde duvar dibinde sıraya girişimi izlemiş.
***
İsimlerimiz anons edilip, hangi sınıfa düştüğümüz söyleniyordu. Ben sabahçı olmak istediğimi belirttiğim halde beni öğlenci sınıfına koymuşlardı. Moralim bir anda öyle bozuldu ki. Etrafta herkes çocuklarına sarılıyor, ben bir başına. Düşündüm taşındım müdürün yanına çıkıp duruma itiraz etmeye karar verdim. Sıradan çıktığımı gören annem beni yakın takibe almış, müdürün odasına girmeye yakın bana seslendi. Arkamda bir an annemi görünce şaşırdım.
Sana gelme dememiş miydim dedim. Merak ettim kızım ne oldu dedi. Beni öğlenci yapmışlar, ben sabahçı olmak istiyorum müdürle konuşacağım dedim. Çocuk aklı. Kim tutabilir ki Özge Yaran’ı. Annem ben de geleyim beraber konuşalım dedi, pek istemesem de ikna oldum. Girdik müdürün odasına durumu anlattık. Adam gülümsedi halime. Kız böyle istiyorsa yapacak bişey yok, değiştiririz sınıfını dedi. O an dünyalar benim olmuştu. Sabahtan okula gidecek. Öğlen gelince ödevlerimi yapacak. Bolca yazacak çizecek okuyacak zamanım kalacaktı. Öyle de oldu. Erken kalkan yol alır misali çok hızlı okumaya geçtim ve askerde olan amcama mektuplar yazmaya başladım.
Bugün kendi çocuğunu tek başına gönderen kaç aile vardır acaba diye düşündüm. Yahut kaç cocuk ben tek başıma okula giderim diyebiliyordur daha ilk günden… bakalım Timur büyürken benim başıma neler gelecek… bazen onda kendimi görüyorum. Onun tek başına yapma isteği, benim ise anne olarak onun yanında olma isteği epey karşı karşıya geliyor. Durup kendime o zaman çocukluğumu hatırlatıyorum. Alanıma girildiği anda nasıl rahatsız olduğumu hatırlıyorum. Ve durup müsade ediyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder